08 Mart 2008

KURUMSALLAŞMA versus İNŞAAT SEKTÖRÜ

Türkiye'de kurumsallaşmanın uğramadığı sektörleri saymaya başlarsak akla ilk gelecek sektör sanırım "inşaat" olacaktır. Bunun belli başlı sebepleri var elbet. Şirketlerin aile şirketi geleneğinden vazgeçememesi; eski, bayat, alışılagelmiş iş yapma usullerindeki ısrarı; kalite, güvenlik ve planlama parametrelerini göz ardı ederek sadece maliyet parametresi odaklı kısa günün karı yaklaşımlarla aksak, marazi ve amatörce yönetim anlayışına sıkı sıkıya sarılmaları. Belki çok acımasızca olacak ama genel itibariyle Türkiye sınırları içinde iş yapan inşaat şirketlerini bu tanım kapsamında değerlendirebiliriz. Daha ziyade Türkiye sınırları dışında iş yapan şirketlerin ise nispeten daha kurumsal olduğunu söyleyebiliriz.

Proje Yönetimi, Planlama, Sözleşme Yönetimi vb kavramların daha sık duyulmaya başlandığı Türkiye inşaat ikliminde kurumsallaşma kavramını -korkmadan olmasa da - en azından daha az korkarak ağzımıza alabiliyoruz. İş yapma yöntemlerinin dededen kalma usullerden ziyade dünya ölçeğini referans alarak ya da ne azından taklit ederek değiştiği şu sıralarda inşaat sektörüne dair umutlarım birazcık da olsa yine yeniden yeşeriyor. Özellikle, mortgage lafının dilimize kazandırılmasını izleyen dönemde inşaat şirketlerinin gayrimenkul yatırım ortaklıklarına yönelip konut üretmek için birbiriyle yarışması, bankalarla kredi anlaşmaları yapması ve televizyonlara kadar uzanan reklam kampanyalarına girişmeleri inşaat sektörünün üretim sektörleri içindeki kendine özgü muhafazakarlığını aşıp "normalleşmeye" başladığına dair düşüncelere gark ediyor insanı. Bu durumu bu zamana kadar oluşmuş profesyonellikten uzak "Norm"ların değişeceğine dair bir umut olarak da değerlendirebilir miyiz acaba sorusu akla geliyor.

Neden bunlardan bahsettiğimi ve ne kadar sıkıcı olduğumu düşündüğünüzü biliyorum. Hayat gezmek, tozmak, keşfetmek, eğlenmekle geçmiyor efenim, biraz da ayakları yere basan aktivitelerle kariyer patikasında sendelemeden hatta dimdik yürümek için erzak depolamak gerekiyor. Kurumsallaşma, kurum kültürü, profesyonel normlardan bahsediyorsun da kendin ne yapıyorsun diye sorarsanız işbu blog bu yüzden yazılmaktadır. Sabrediniz ve okuyunuz.

İnsan, bir mühendislik fakültesini bitirip ardından da -bitmemiş olsa da- master yapınca amca teyze dede akrabalık hiyerarşisinde parsellenmiş yönetim kuruluna sahip bir şirkette çalışmayı hayal etmiyor açıkçası. Bir kurum kültürüne sahip, modern yönetim anlayışı ile yönetilen, paylaşımcı, üretim-çözüm odaklı ve çalışma keyfinin maksimum yaşanabileceği, çalışanlarına modern köleler hissini çok sık hissettirmediği bir inşaat şirketinde çalışmayı yeğlerim haliyle. Az da olsa bu tür şirketlerin varlığını biliyorum, sayılarının ivedilikle artmasını diliyorum.

İnşaat denince proje, proje denince mühendislik, mühendislik denince de üretimi anlıyorum ben naçizane. Ve çok malumdur ki bir üretim süreci "yönetilmek" durumundadır. Bunlar biraz düşününce çok zor olmayan çıkarımlar ancak neyin ne gerektirdiğinin ardından çıkarılması gereken neyin nasıl olması gerektiği sanırım. İşte bu noktada profesyonellik başlıyor. Proje Yönetimi kavramına tam da bu noktada ihtiyaç duyuyoruz. "İnşaat Şirketlerinde Planlama" konulu lisans tezimden ve İTÜ Proje Yönetim Merkezi (PYM)nde katıldığım Primavera ile Planlama ve Proje Yönetimi eğitiminden edindiklerimi kullanarak Proje Yönetimi ve Planlama (Süre, Kaynak, Maliyet) kavramlarına değineceğim ve içinde olduğum projenin safhalarını vaka analizi (case study) olarak anlatacağım bir yazı dizisinin ilk yazısı olarak bu yazıyı ilginize sunuyorum.

Kısa bir giriş yapalım derim. Buyrunuz.

Bir Proje Nasıl Yönetilir?

Bir proje her şekilde yönetilebilir. O yüzden bu sorunun doğrusu bir proje nasıl profesyonelce yönetilir olmalı sanırım. Profesyonellik organizasyon, net tanımlar, kişilerden bağımsız sistemler gerektirir. İyi organize olmuş bir ekibin net tanımlanmış sorumlulukları ile bir sistem içinde zamanında ve planlanan uygun üretimi gerçekleştirmesi beklenir. İyi bir organizasyon için yönetilecek her süreç tanımlanmalı ve bu süreçlerden sorumlu ekipler oluşturulmalıdır. Aşağıda Proje yönetiminin alt süreçlerini gösteren şema görülmektedir.




Proje Kapsam Yönetimi; İş Dağılım Yapısının-Work Breakdown Structure (WBS)- ortaya konmasını ve sorumlulukların tanımlanmasını içerir.

Proje Süre Yönetimi; CPM(Critical Path Method) yani Kritik Yol Metodu ile süre planlamasını içerir.

Proje Maliyet Yönetimi; Nakit Akışı (Cash Flow) ve Kazanılan Değer Analizi (Earned Value) ile ilgili konuları içerir.

Proje Kalite Yönetimi; Standartlara uygun (ISO vb) üretim konularını içerir.

Proje Risk Yönetimi; gecikme, süre artışı ve maliyetlere etkisi konularını içerir.

Proje İletişim Yönetimi; yüklenici ve işveren iletişimi konularını içerir.

Proje İnsan Kaynakları Yönetimi; projede çalışanların nitelik ve nicelikleri konularını içerir.

Proje Temin Yönetimi; proje için gerekli satınalma işleri konularını içerir.

1 yorum:

  1. Makalenizde yazdıklarınız tamamen gerçeği yansıtıyor.Maalesef Türkiye'de inşaat sektörü hala amatörlerin ve cahillerin elinde.

    YanıtlaSil

Popular Posts