01 Aralık 2005

Work and Travel in USA


Yeni yılın ilk ayını sınavlar ve ödevlerle pürtelaş bitirmeye hazırlanırken herhangi bir yeni yıl hediyesi almadığımı, vermediğimi, hatta bu telaş içinde yeni yılın girdiğini bile sınav kağıtlarındaki tarihlerden öğrendiğimi söylesem :) Tamam biraz abartmış olurum ama gerçek olan final döneminin o stresli, bunalım ruh haliyle hayatı monoton, yaşamayı da artık eziyet olarak algılamaya başladığım zamanlardı.

Abimin Kanada işlemleriyle ilgilenen arkadaşı bir gece beni ziyarete geldi ve bana “Seni Amerikaya yollayalım bu yaz” dedi. Ben de cevaben “tabi tabi” dedim. "Work and Travel"dan bahsetti. Hep aklımda olan ama bir türlü nasıl yapacağımı kestiremediğim, ışığı bir türlü göremediğim bir kör kuyuydu benim için Amerika macerası. Şimdi karşımda elindeki feneri bana uzatan biri vardı. Ayak üstü biraz konuştuktan sonra beni bir sürü hayalle başbaşa bırakıp gitti. Biraz internetten araştırayım dedim, maillerime bakarken arasıra gelen bir bültene gözüm takıldı. Tıkladığımda “WORK AND TRAVEL TANITIM TOPLANTISI” diye bir yazı ile karşılaştım. Bu kadarı da fazla, tesadüflere zaten inanmıyorum ama 'work and travel'dan bahsettikten hemen sonra böyle bir mail almak gerçekten şaşırtıcıydı. Kesinlikle ilahi bir şey dedim ve o akşam kafaya koydum. Gideceğim. Ama nasıl? Parayı nereden bulacağım? Bizimkilerden mi istesem, borç mu alsam? soruları kararımın yamacına yapışıverdiler haliyle.

İnternette bir sürü siteye girdim, avantajlarını dezavantajlarını tarttım kendimce, bazen heyecanlandım, bazen dudak büktüm, yüzyüze daha iyi olacağına kaanat getirip bana bülten gönderen kurumun yolunu tuttum. Orada da internette yazanlardan farklı şeyler söylemediler, ikna olmuş muydum bilmiyorum ama saçma sapan olanlar da dahil aklıma onlarca soru ve sorun takılıyordu. Finansal problemlerden önce “kendime güven” konusundaki problemlerimi halletmeliydim; 'bu kadar cesur muyum ben?" sorusunu da sormaya başladım, okyanus aşmak, yeni bir ülkeye gitmek, kısa süreli de olsa yeni bir kültürde yaşamak, ilginç ve bir o kadar da ürkütücü geliyordu düşündükçe.

Kararlar veriyor hemen ardından vazgeçiyordum. En sonunda “Bu kadar düşünmemek gerek, deli ol biraz, fırsatları değerlendirmeli yoksa kaçtıklarında çok üzülürsün” dedim kendime. Kanada’daki abime bir tanıtım maili döşedim. Amacım önce onu ikna etmek sonra onun babamı ikna etmesini sağlamaktı. Memlekete (Ordu’ya) gitmeye 15 gün gibi bir süre vardı, İstanbul'daki işlemleri yapıp Ordu’da ikna edilmiş bir baba bulmak istiyordum. Abimle 7-8 günlük bir mail trafiğinin ardından anlaştık, ikna oldu ve babamı ikna etme görevini kabul ettiğini bildirdi.

Ordu’ya gittikten 2-3 gün sonra abim Galatasaray’ın Ankaragücü’nü yendiği ve Galatasaraylı olan babamı mesut ve bahtiyar ettiği bir cumartesi akşamı aradı. Ne konuştuklarını tam olarak duyamadım ama babam nakavt olmasına ramak kalmış bir boksör edasıyla telefonu kapattı ve toparlanarak “ne işler karıştırıyorsunuz kendi başınıza” deyip kestirip attı. Ben de “bu ciddi bir mesele” deyip başladım anlatmaya, nefes almadan hiç aralıksız anlatıyordum,babam dayanamadı “tamam vericem parayı” deyip ikinci kez kestirip attı. Zafer benimdi:) ama bu belki de en kolay zaferdi. Şimdi sıra iş bulmak, iapp66 formunu beklemek, vize almak, ucuz uçak bileti yakalamak ve nihayetinde Amerika'ya gitmek gibi ardı ardına zaferler kazanmaya gelmişti. Ordu'da pasaportumu çıkarttım, İstanbul'a döndüğümde kaydımı yaptırdım.

Şu aralar bavulumu hazırlıyorum. Amerika'ya gidiş aşamasına kadar olan süreçte yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Her üniversite öğrencisinin bir takım koşulları yerine getirdikten sonra katılabileceği Work and Travel organizasyonu son yıllarda Türkiye'de gerçekten çok popüler. Artık Türk üniversite öğrencileri için dünya daha küçük,daha ulaşılabilir ve yaşanır. Kendimize güvendikten sonra başaramayacağımız hiç bir şey yok.

26.06.2002

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popular Posts